BENLİAHMET KÖYÜ SİTESİ
  IMKB BORSASI
 

2001 krizinde Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) yüzde 9,5, Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) yüzde 7.5 küçülen ve tarihinin en derin daralmasını yaşayan Türkiye kapitalizminde kriz, illere ve bölgelere göre nasıl bir görünüm sergiledi ? 2001 krizinde Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) yüzde 9,5, Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) yüzde 7.5 küçülen ve tarihinin en derin daralmasını yaşayan Türkiye kapitalizminde kriz, illere ve bölgelere göre nasıl bir görünüm sergiledi ? 
       İSTANBUL   MENKUL   KIYMETLER   BORSASINDA  TÜM HİSSE SENETLERİ  ANALİZLERİDİR    

Hisse   Son İşlem Fiyatı Değişim
ADANA   4.36 %3.81
AEFES 12.00 %0.00
AFYON 940.00 %0.00
AGYO 1.42 %0.71
AKBNK 5.90 %6.31
AKCNS 4.22 %1.44
AKENR 11.30 %0.00
AKGRT 4.90 %5.15
AKSA 1.98 %1.02
ALARK 2.68 %0.00
ALBRK 3.26 %0.62
ALKIM 8.10 %0.00
ANELT 2.19 %1.39
ANHYT 2.44 %2.95
ANSGR 1.04 %5.05
ARCLK 4.26 %1.43
ASELS 4.62 %0.43
ASYAB 2.24 %1.36
AYGAZ 2.98 %0.00
BAGFS 141.00 %0.00
BANVT 2.86 %0.70
BEKO 0.61 %1.67
BIMAS 43.75 %1.16
BOSSA 1.05 %1.94
BOYNR 1.20 %0.84
CCOLA 10.60 %1.92
CIMSA 5.08 %2.63
DGZTE 2.72 %1.49
DOAS 3.42 %1.18
DOHOL 1.46 %2.82
DYHOL 1.77 %1.72
DYOBY 0.40 %2.56
ECILC 3.92 %1.03
ECYAP 2.43 %1.25
ECZYT 2.12 %0.95
EGSER 0.91 %2.25
ENKAI 12.90 %0.78
EREGL 9.20 %2.22
FORTS 1.05 %1.94
FROTO 10.60 %2.91
GARAN 3.48 %3.57
GLYHO 0.90 %2.27
GOLDS 1.55 %1.97
GSDHO 1.09 %0.93
GUBRF 45.25 %1.69
GUSGR 3.08 %2.67
HALKB 6.65 %3.91
HURGZ 1.67 %3.09
IHEVA 3.52 %-1.12
IHLAS 0.50 %-1.96
ISCTR 5.02 %3.29
ISFIN 0.61 %1.67
ISGYO 1.06 %4.95
ISMEN 1.41 %0.71
IZMDC 2.96 %0.68
KARSN 1.62 %1.89
KARTN 56.00 %0.00
KCHOL 3.96 %0.51
KIPA 7.05 %-0.70
KOZAD 4.24 %0.00
KRDMD 1.26 %1.61
MERKO 2.58 %4.03
MIGRS 20.30 %0.50
MMART 0.61 %1.67
NTHOL 0.61 %1.67
NTTUR 0.62 %1.64
OTKAR 12.70 %3.25
PEGYO 1.36 %0.74
PETKM 5.30 %1.92
PRKTE 2.16 %3.35
PTOFS 5.40 %1.89
RYSAS 4.76 %1.71
SAHOL 5.00 %3.73
SASA 0.36 %0.00
SELEC 1.57 %1.29
SISE 1.45 %2.84
SKBNK 2.16 %3.85
SNGYO 4.44 %2.30
TATKS 3.20 %0.00
TAVHL 7.75 %1.97
TCELL 7.80 %2.63
TEBNK 1.29 %4.88
TEKST 1.96 %0.51
TEKTU 0.94 %2.17
THYAO 5.95 %1.71
TKFEN 7.75 %1.97
TOASO 3.76 %0.53
TRCAS 4.50 %0.90
TRKCM 1.44 %1.41
TSKB 0.99 %3.13
TTKOM 4.14 %1.97
TUPRS 30.00 %3.45
ULKER 2.68 %0.75
VAKBN 1.71 %3.01
VESBE 3.56 %1.14
VESTL 1.63 %1.24
YAZIC 7.10 %0.71
YKBNK 2.34 %1.74
YKSGR 16.80 %1.82
ZOREN 4.84 %1.26

EN ÇOK KAZANDIRAN VE KAYBETTİRENLER-

2007 yılında İMKB hisse senetleri piyasasında işlem gören toplam 327 hisse senedinden 214'ü değer kazandı, 112 hisse senedi değer yitirirken, Emek Elektrik hisseleri ise bu yıl da, 2006 sonu kapanış fiyatı olan 0,74 YTL'den yılı tamamladı.

Yıl içinde yapılan bedelli ve bedelsiz sermaye artırımlarıyla temettü verimleri de dikkate alınarak yapılan hesaplamalara göre, yıllık bazda yüzde 381,94 oranında artış gösteren İhlas Ev Aletleri hisseleri 2007 yılının en çok kazandıran kağıdı oldu.İkinci sırada yer alan Ray Sigorta hisselerinin yıllık artışı yüzde 312,09, üçüncü sırada yer alan Pera Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı hisselerinin yıllık artışı da yüzde 262,03 olarak gerçekleşti.2007 yılının en çok kaybettiren hisse senedi ise yüzde 68,44'lük düşüşle Marmaris Altınyunus hisseleri oldu. Yıllık bazda yüzde 55,70 oranında gerileyen Mert Gıda hisse senetleri ikinci sırada, yüzde 46,02 oranında gerileyen Ata Yatırım hisse senetleri de üçüncü sırada yer aldı.

-DÖVİZ-İstanbul serbest piyasada alınıp satılan döviz türlerinden ABD Doları 2007 sonunda, yüzde 17,37 oranında ve 0.2460 YTL'lik düşüşle 1.4160 YTL'den 1.1700 YTL'ye, avro yüzde 8,04 oranında ve 0.1500 YTL'lik düşüşle 1.8660 YTL'den 1.7160 YTL'ye geriledi.İngiliz Sterlini yıllık bazda yüzde 15,95 düşerek, 2.7900 YTL'den 2.3450 YTL'ye ve İsviçre Frangı da yüzde 10,99 düşerek 1.1650 YTL'den 1.0370 YTL'ye indi.
-ALTIN-İstanbul Kapalıçarşı'da işlem gören geleneksel yatırım aracı altın, 2006 yılındaki performansını gösteremedi ve 2007 yılını yüzde 8,13'lük getiriyle tamamladı.2006 yıl sonunda 28,90 YTL olan 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı 2,35 YTL artarak 2007 yıl sonunda 31,25 YTL'den kapandı.2006 yıl sonunda 195,00 YTL'den satılan Cumhuriyet altını, 2007 sonunda 15,00 YTL'lik artışla 210,00
DEĞER YİTİREN KATILIM BELGELERİ
2007 yılında en çok değer yitiren katılma belgeleri ise yüzde 14,66'lık düşüşle Oyakbank B Tipi Yabancı Menkul Kıymet Fon, yüzde 9,71'lik düşüşle Garanti B Tipi Yabancı Fon ve yüzde 9,50'lik düşüşle Vakıf B Tipi Eurobond Fon oldular.Seçim senaryolarına göre paranız nerede kazanır? 
Ekonomist dergisinde yayınlanan habere göre koalisyon ihtimali piyasalar için risk taşıyor.Sadece bir hafta kala 22 Temmuz seçimleri öncesinde piyasalarda iyimser rüzgarlar esiyor. Tek parti hükümetini satın alan piyasa aktörleri, İMKB'yi tarihi zirvesine taşırken, dolar 1.30 psikolojik desteğinin altına düştü. Bono bileşik faizleri ise fonlama maliyetinin yaklaşık 1.5 puan altına indi. Bu seviyeler, seçimlerde AKP'nin tek başına iktidar olması ve global likiditede sorun yaşanmaması halinde riskli bulunmuyor. Ancak tersi bir gelişmede analistler, bu seviyelerin riskli hale geleceğini ifade ediyor. Seçime bir gün kala İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) tarihinde yaşadığı 5 seçimdeki davranışlarını inceledik.İMKB’nin sandıktan koalisyon çıkma olasılığı gördüğü dönemlerde "bekle, gör" yaptığı, tek parti iktidarı sinyali aldığında ise coştuğu dikkati çekti. İMBK’nin yarınki seçimler öncesinde rekor üstüne rekor kırması da "tek parti oyunu"na bağlandı.
TOPLUMUN her kesimi gibi 22 Temmuz’da yapılacak genel seçimlerin sonuçlarına odaklanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), tarihinde 5’inci seçimi yaşayacak. Yabancı payının yüzde 72’yi bulduğu İMKB seçim öncesi ’tek parti iktadarı’ beklentisiyle yaklaşık 1 ayda yüzde 22 getiri yakaladı.
İMKB, bundan önceki dönemlerde seçim sonrasında yükselişe geçti. Tek parti veya koalisyon beklentisi borsanın seçim sonrası trendini değiştirmezken, seçime kadar olan süreçte yatırımcının davranış şeklinde farklılık yaratıyor. Bundan önce, koalisyon çıkacağı beklentisi olan seçimler öncesinde İMKB Endeksi gerilerken, tek parti iktidarı beklentisinin güçlü olduğu dönemlerde ise endeksin seçim öncesinde de yükselişe geçtiği dikkat çekiyor. 2002 SEÇİMİ GİBİ: 22 Temmuz 2007 seçimi, 2002 yılındaki AKP’nin tek başına iktidar olduğu seçim dönemiyle benzerlik gösteriyor. 2002 yılında seçimden önceki 3 haftada önce yüzde 24’lük getiri, seçim sonrası 1 haftada ise yüzde 44’lük getiriyi yakalayan İMKB’de, 22 Temmuz seçimi öncesinde bu getiri yüzde 22’yi buldu.
YABANCI TEK PARTİYE OYNADI:
Global likiditenin yön verdiği İMKB’de seçim tarihinin 22 Temmuz olarak belirlenmesinin ardından hızla beklentiler satın alınmaya başladı. Böylece İMKB yurtdışı piyasalardaki iyimser havanın desteği ve yabancı işlemleriyle sandıktan ’tek parti’ çıkacak beklentisini satın alarak 1 ay boyunca çifte rekorlarla yatırımcısını sevindirdi. Ancak İMKB’nin seçim döneminde bu seyri aslında hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü, tarihinde 5 seçim geçiren ve 4 seçime yönelik dataların bulunduğu İMKB’nin hareketleri incelendiğinde endeksin her seçimde mutlaka ralli yaptığı görülüyor. Ancak İMKB 22 Temmuz seçim döneminde bir farklılık yaratarak ilk kez zirvelerini test ediyor.
BORSA KOALİSYONDA BEKLİYOR:
Geçmiş seçimler incelendiğinde de tek parti ve koalisyona göre yükseliş farklılık gösteriyor. 1991, 1995 ve 1999 yıllarında sandıktan koalisyon hükümetinin çıktığı seçimler öncesinde belirsizlik nedeniyle İMKB’nin aşağı yönlü, dip seviyelerine doğru hareket ettiği görülüyor. Ancak seçimin gerçekleşmesinin ardından 1 hafta sonra koalisyonun netleşmesiyle birlikte endeks belirsizlikleri üzerinden artarak hızla yükselişe geçiyor. Bu üç seçim döneminde seçimin ardından 3 aylık dönemde endeksteki getiri ortalaması yüzde 70’i geçiyor.
TEK PARTİ İLE YÜZDE 44 GETİRİ:
Tek parti iktidarına yönelik beklentinin hakim olduğu süreçte ise borsanın hareketi değişiyor. Tek partiye yönelik beklentiler borsada seçim öncesi erken satın alınıyor ve getiri erken cebe konuyor. Buna en iyi örnek 2002’deki seçim dönemi gösteriliyor. 2002’deki seçimden 1 ay önce endeks yukarı yönlü bir ralli hareketi yaptı. Hızlı yükselişle birlikte ilk kez seçim öncesi yüzde 24 getiri elde edildi. Seçim sonrası ise yükseliş sürdü. Sandıktan tek parti çıkınca ralli hızlandı. Borsada 1 haftada bu getiri yüzde 44’ü buldu.

22 TEMMUZ ÖNCESİ REKOR KIRDI
: Türkiye’nin 60’ıncı hükümetinin sandıktan çıkacağı 22 Temmuz seçimi öncesinde de 2002 yılına benzer bir tablo ortaya çıktı. Seçim öncesinde 1 aylık süreçte endekste tüm zamanların rekorları yaşandı. 27 Haziran tarihinde 45 bin puan seviyelerinden yükselişe geçen İMKB’de yabancılar sandıktan ’tek parti’ çıkacak beklentisini satın alarak hareket etti. 1991 seçimleri döneminde 17 bin dolar olan işlem hacmi ise 1.5 milyar dolara dayandı. Bu işlemlerle birlikte seçimden birkaç gün önce endeks tüm zamanların rekorunu 53 bini aşarak kırdı. Endekste seçim öncesi dünkü kapanış itibariyle ise yaklaşık 1 aylık getiride 22’yi buldu. 20 Ekim 1991 seçimleri sonrasında borsa yükseldi
1991 Seçimlerinde Meclis’e 5 parti girdi. En yüksek oyu yüzde 27.03’le Süleyman Demirel’in DYP’si aldı. Koalisyonların yaşandığı bu dönemde 5 Nisan 1994 ekonomik kararlar alındı. Seçimlerin ardından borsa yükselişe geçti.
1999 seçimine yüzde 66 primle zirvede girdi
18 NİSAN 1999 seçiminde Meclis’e yine 5 parti girdi. En yüksek oyu yüzde 22.19’la Bülent Ecevit’in DSP’si aldı. Şubat 2001’de Anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla başlayan kriz yaşandı. Seçimler öncesinde 4 Ocak-19 Nisan 1999 arasında borsanın yüzde 66 oranında yükselerek tarihi zirve yaptı.
Sandıktan Erbakan çıktı, faiz yüzde 183.9’a vurdu
ARALIK 1995 seçiminde Meclis’e 5 parti girdi. En yüksek oyu yüzde 21.38’le Erbakan’ın Refah Partisi aldı. Eylül 1995’te yüzde 116.9’luk bono faizi aralıkta yüzde 183.9’a yükseldi. Seçim sonrası yüzde 40 prim oluşabilir
İMKB’nin tarihinde 5 genel seçim dönemi geçirdiğini hatırlatan Anadolu Yatırım Teknik Stratejisti Halil Rençber, seçim dönemlerinde borsadaki ralli hareketinin kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor. Rençber sözlerine şöyle devam ediyor: "Borsanın koalisyon ve tek parti hükümeti beklentisindeki trendleri farklı. Buna göre koalisyon beklentisinde seçim öncesi ve seçimden sonraki 1 hafta dahil endeks aşağı yönlü hareket ediiyor. Ancak ardından endeksin ortalama yükselişi yüzde 70’i geçiyor. 1987 ve 2002 genel seçimlerinde oluşan tek partili hükümetlerin ise seçimden önce ilk adımda bir ay öncesinden yükseliş başlıyor. 22 Temmuz seçimiyle hemen hemen bire bir seyreden bir endeks seyri görüyoruz. Seçim sonrası ister koalisyon olsun ister tek parti mutlaka bir ralli ile yükselişe giriyor ve 2.5 ay içinde endeksin yükselişi destekliyor. Buna göre seçim sonrası 2.5 aylık dönemde ortalama yüzde 40’lık bir prim oluşabilir."
3 Kasım 2002’de borsa tek parti ile coştu 3 KASIM 2002’de yüzde 10 barajını sadece AKP ve CHP aştı. Şubat 2001 krizinin ardından 20 Eylül 2001’de YTL bazında 7.651 dip seviyesini gören borsa endeksi, ardından 8 Ocak 2002’de 14.879 puan seviyesini gördü. Tek partili istikrarlı hükümet çıkması ise piyasaları tekrar yukarı taşıdı.Borsada son gün ’kár satışı’ geldi
SEÇİMDE 
tek parti çıkacağı beklentilerinin satın alınmasıyla önceki gün yüzde 4.33 yükselişle yeni bir rekor kıran İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) dün gün içinde kár satışlarıyla dalgalı bir seyir izledikten sonra gün sonunda yüzde 0.73 değer kaybetti. Geçen haftayı 52 bin 86 puandan kapatan İMKB 100 endeksinin bu haftaki getirisi yüzde 1.6 oldu. İMKB Ulusal 100 endeksi gün içinde en düşük 52 bin 634 puan ile yeni gün içi rekoru olan 53,736.74 arasında hareket ettikten sonra gün sonunda 389.54 puan kaybederek 52,935.75 puana geriledi. Meksa Menkul Araştırma Müdürü Tuncay Turşucu, "Kár satışı ve riski almak istemeyenlerin satışı oldu" dedi.
 Ne riskli, ne risksiz?Son dönemde borsanın tarihi zirvesini görmesinde, faiz ve doların düşüşünde temel belirleyici olanın yurtdışı piyasalardaki hareketler olduğu unutulmamalı. Bunun yanısıra seçim sonrasına yönelik "tek parti" iktidarı beklentilerinin de satın alınmaya başlaması, piyasaların bu hareketinde etkili olan unsurlardan.     
     
Borsa ve döviz

Sonuçta borsa oldukça yukarıda. Dolar aşağıda ve faizler baskı altında. Risk analizi çalışmasında para piyasalarının geldiği noktaların riskli olup olmadığnın yanıtını ise seçimlerden sonraki tablo ile global likiditenin durumu verecek. Örneğin borsanın çok yükseldiğini düşünenlerin aksine bu seviyeler seçimlerden tek parti iktidarının çıkacağını düşünenler için hiç de riskli değil ve alım yapılmalı. Ancak tersi durumlarda ise riskli bulunuyor.
DÖVÜZ: olumsuz bir seçim senaryosu halinde bugünden pozisyon alınması öneriliyor. Tek parti iktidarı için bugün dövizde pozisyon alma riskli bulunuyor. Bu nedenle yatırımcıların seçimden sonraki gelişmleri çok yakından izleyerek kendilerinin de alabileckleri riski iyi hesaplayarak pozisyon almaları gerekiyor.  
Tek parti ya da güçlü bir koalisyon hükümeti senaryosuna göre...
Döviz: Dolar 1.20 YTL gerileyebilir. Bu da dövizi riskli kılıyor.
E.Bond: Bugünkü seviyeler primli bulunduğu için, yukarı hareket sınırlı olur. YTL Mevduat: Faiz oranlarında 1-2 puanlık düşüşler olabilir.
Borsa: Getiri beklentisi yüksek ve riski düşük olur. 55 bin üzerinde 60 bin seviyeleri söz konusu.
A tipi fon: Borsaya yakın getiri sağlar. Kaybettirme riski sıfıra yakın.
Bono: Yüzde 16.5 seviyelerine kadar düşüş olabilir. MB'den faiz indirimi beklentisi artar.
B tipi fon: Bonoya yakın bir performans sergiler, bonoda olduğu gibi riski çok düşük.
Altın: Diğer yatırım araçlarının cazibesi artar. Altına talep azalır. Seçime bağlı olarak riskinde farklılık beklenmiyor.     
Çok parçalı güçsüz bir koalisyon hükümeti senaryosuna göre...
Döviz: İlk etapta 1.30 YTL geçilir. Ardında 1.37-1.4 YTL söz konusu olur. Artış olasılığı yüksek.
Seçim verileri piyasalar için “Beklenti satın alınır” mantığı içinde olumlu bir “ilk sıcak tarihi zirvelerini sürekli yenileyen İMKB, haftanın kapanışını da çifte zirveyle yaptı. İlk seansın açılışından sonra 53 bin 61 ile yeni seans içi rekorunu kıran borsada, kâr satışlarıyla birlikte endeks 51 bin 852'ye kadar geriledi. Bankacılık hisselerinin önderliğinde yükselen endeks yüzde 0.16 arttı.

 
Borsa neden yükseliyor?
  Meclis'te yüzde 51 ile 65 arasında çoğunluğa sahip bir AKP iktidarının, sistemi değiştirecek güçten yoksun olacağı görüşü ağırlık kazanıyor.   Bu sonuçla AKP kritik konularda muhalefetle uzlaşmak zorunda kalacak, bu da seçim sonrasında sorunsuz bir dönem demek.   ABD ekonomisine ilişkin kaygıları geride bırakan global piyasalarda olumlu hava sürüyor.   Döviz ve faizde düşüş devam ediyor.   Kuzey Irak, görünen tek risk. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra gündeme gelmesi bekleniyor

SEÇİM SONRASI HANGİ HİSSELER ALINMALIDIR?
Seçimi geride bırakmaya az bir süre kaldı. Peki seçimden sonra hangi hisseler yatırımcısına kazandıracak?. Bundan önceki iki seçim sonrasında hangi hisseler kazandırmıştı?haziran ayından itibaren borsa yükselişe geçti. Faizler de düşme eğilimine girdi. Hatta borsa, tarihi rekorlar kırarak 53 bini geçti2002 seçimlerinde Derimod ve İhlas Holding, 10 iş günü içinde yüzde 100'ün üzerinde prim yaparken, 1998 seçimlerindeyse Vestel ve Hürriyet Gazetecilik, en yüksek getiri sağlayan hisseler olarak göze çarpmıştı. Arçelik, Gübre Fabrikaları ve Alarko Holding de, yüksek prim yapan şirketler olarak sıralanmıştı. 1995 seçimlerindeyse ilk sıraları Yapı Kredi Sigorta ve Aviva Sigorta almıştıİş Bankası, Yapı Kredi ve Vakıfbank hisselerinde alım öneriyor Çimento sektöründen Akçansa'yı öneren Ata Yatırım Borsa rekora koştu döviz ve faiz düştü AK Parti'nin kazandığı genel seçimler sonrasındaki ilk işlem gününde 55 bin 625 puanla yine rekor kırdı

YÜKSELİŞ MAYIS'TA BAŞLADI
Borsalar geleneksel olarak aralık ayı içinde başlayan ve şubat ayını da kapsayan dönemde yükselişe geçerler. 'Ocak etkisi' olarak bilinen bu yükselişlerden İMKB endeksi de son sekiz yılda genel olarak olumlu etkilenmiş.Bu dönem içinde yüzde 10 ile yüzde 75 aralığında yükseldiğini gördüğümüz İMKB endeksi bilinen en ünlü yükselişini 1999 Aralık-2000 Şubat içinde gerçekleştirerek yatırımcısına yüzde 75 kazandırmıştı. Aralık -Ocak döneminde yüzde 10 yükselişler yaşanmışAralık-2003 Şubat döneminde ise seçim faktörünün etkisiyle kâr satışları etkili olmuştur.) Borsanın genelde aralık-şubat dönemlerinde belirgin bir yükseliş kaydettiğini söyleyebiliriz. endeksinin 8 ay boyunca düşüş eğiliminde olduğunu, seçimlerin ardından yükselişe geçtiğini bir not olarak düşelim.

KRİZ :Bekleneceği gibi, bu tür genel krizlerin merkez üssünü, kapitalizmin en gelişkin olduğu İstanbul ve çevresi oluşturuyor. Sektörel olarak sanayide ve hizmetler sektöründe yaşanan derin daralmalar, bu sektörlerin en gelişkin olduğu İstanbul ve çevresini krizin merkez üssü haline getiriyor.Bu krizde de öyle oldu ve bu, beklenen bir şeydi. Daha önceki benzer krizlerde de aynı şeyler olurdu. Ancak bu krizin dikkat çekici yanı, Orta Anadolu’nun da, önceki krizlerde yaşamadığı ciddi bir çökmeyi yaşaması.Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) açıkladığı , 2001’in illere ve bölgeler göre milli gelir verileri , 2001 krizinde Ankara ve çevresinin krizden derin etkilendiğini ortaya koyuyor. DİE verilerine göre, 2001’de Türkiye genelinde dolar bazında yüzde 27 gerileyerek 2146 dolara düşen kişi başına gelir, Ankara’da tarihi bir gerileme gösterdi ve 2000’e göre yüzde 51 azalmayla 2752 dolara düştü. Kişi başına gelirde azalma İstanbul’da yüzde 31’i buldu ve 3063 dolara indi. İzmir’de ise kişi başına gelir 2001’de yüzde 33.8 azalma ile 3215 dolara düştü. Böylece üç büyük il içinde krizde en fazla daralmayı Ankara gösterdi. Türkiye genelinde gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 7.5 gerilediği belirlenirken Ankara’nın il geliri yüzde 11.5, İstanbul
’unki yüzde 10.2, İzmir’inki ise, Türkiye ortalamasının altında, yüzde 7 azaldı.

DİE verilerinin il ve bölgelere göre yorumu şöyle yapılabilir:
Orta Anadolu çöktü 
DİE verileri, Ankara’nın yanı sıra çevre illerinde de önemli bir gelir gerilemesi yaşandığını ortaya koyuyor. Türkiye gelirinin beşte birine yakınının üretildiği Orta Anadolu’da milli gelir daralmasının ortalamanın üzerinde olması, bölge gelirini daha da azalttı. 
2001 daralması Türkiye genelinde yüzde 7.5 iken Ankara’da yüzde 11.5’e çıktı. Çevre alt bölgelerde Konya-Karaman’da küçülme yüzde 12.9, Karabük, Bartın ve Zonguldak’ta yüzde 11.5, Çankırı, Kastamonu-Sinop’ta yüzde 8.3, Aksaray-Kırıkkale-Nevşehir-Niğde’de yüzde 8, Çorum-Amasya- Samsun-Tokat altbölgesinde ise yüzde 9.4 olarak gerçekleşti. Orta Anadolu’da krizi yüzde 4.5 daralma ile hafif atlatan altbölge ise Kayseri-Sivas-Yozgat oldu. 
Daralmanın yüzde 5.5 olarak gerçekleştiği 1994 krizinin sonuçları ile karşılaştırıldığında Orta Anadolu’nun bu krizde ciddi bir daralma yaşadığını görüyoruz. 2001 krizinde yüzde 11,5 ile genelin 4 puan üstünde küçülen Ankara ekonomisi, 1994’te , geneldeki daralma (yüzde 5.5) oranında küçülme yaşamıştı. 2001 krizinde yüzde 13’e yakın küçülen Konya Bölgesi’nin 1994 daralması yüzde 1 dolayındaydı.
Diğer Orta Anadolu illerinde de 1994 krizinin sonuçları, 2001’deki boyutlarda olmamıştı. Bu iki krizden sonuncusunun Orta Anadolu’ya daha büyük hasar vermiş olmasının altında, 2001’de tarımın da önemli daralma yaşamış olması etkili olmuş olabilir. 1994 krizinde Türkiye genelinde tarımda küçülme yüzde 0.7’de kalırken 2001 krizinde yüzde 6.1’i buldu. 
Milli gelirinin dörtte biri tarıma dayanan Orta Anadolu, dolayısıyla 2001 krizinde tarımdaki küçülme ile de ağır yara aldı. Bunun yanı sıra, Ankara’da kamu harcamalarının azaltılmasının da Başkent gelirinde daraltıcı etki yarattığı, Karabük, Zonguldak,Kırıkkale gibi yörelerdeki kamu sanayindeki küçülmenin, bölge ekonomisindeki daralmayı artırdığı söylenebilir. 
İstanbul ve Çevresi de çöktü 
2001 krizinin de, öncekiler gibi, merkez üssünün genel olarak Marmara, özellikle de İstanbul ve çevresi olduğunu görüyoruz. Türkiye milli gelirinin yüzde 21,5’ini tek başına üreten İstanbul’da 2001 krizinde daralma yüzde 10.2’yi bulurken, kişi başına gelir de yüzde 31 azaldı. 
İstanbul’un altbölgesi Tekirdağ-Edirne-Kırıkkale’de daralma yüzde 9, Balıkesir-Çanakkale’de yüzde 13’ü buldu. Buna karşılık Güney ve Güneydoğu Marmara’da daralma, Türkiye ortalamasının altında gerçekleşti. Bolu-Düzce-Kocaeli-Sakarya- Yalova’da daralma ortalamaya yakın (yüzde 7.3) olurken, Bursa-Bilecik,Eskişehir aksında kriz yüzde 5.2 ile daha hafif yaşandı. 
1994 krizinde, Türkiye milli gelirinde, 1993 payı yüzde 21.4 olan İstanbul , yüzde 11'e yakın bir daralma yaşamıştı. Aynı yıl ülke genelindeki daralmanın yüzde 5,5 olduğu anımsandığında, İstanbul'da krizin bir misli derin yaşandığı söylenebilir. 
İstanbul'un kendi gelir pastasında , sanayinin payı yüzde 35, ticaretin payı da yüzde 27 dolayında. Dolayısıyla sanayi ve ticaretteki kriz, İstanbul'u doğrudan etkiliyor. 
Finans, medya gibi hizmet sektörlerinin de merkezi olan İstanbul, bildik mavi yakalı işsizliğinin yanı sıra, özellikle yoğun bir beyaz yakalı işsizliğine tanık oluyor. 
İstanbul'dan yönetilen özel sektör faaliyetlerinin üretim yerleri olan Trakya ve Bursa da krizden önemli ölçüde etkilendi. Tarımdaki gerileme, tarım iddiası olan bu iki alt bölgedeki daralmayı biraz daha artırdı. Buna karşılık petrol sektöründeki kamu sanayinin çarklarının dönmesi ile ilgili olarak Kocaeli’deki 2001 daralmasının yüzde 3.6’da kaldığı, 1994’te ise tersine bir büyüme trendi yaşadığı gözlemler arasında. 
Otomotiv, tekstil ve gıda sanayinin, bunun yanında tarımın gelişkin olduğu Bursa'da ekonomik daralma 1994 yılında yüzde 11.3 ile rekor düzeyde idi ve 2001’de de Bursa yüzde 8.3 küçülme yaşadı. Ancak, bölge, tekstil ve otomotiv sanayinin ihracatı ile 2002’de hızla toparlanmış izlenimi vermektedir. 
Marmara'nın diğer büyük illeri Çanakkale, Bolu ve Sakarya, 1994’te diğer merkezlere göre, krizi daha az hisseden ekonomik büyüklüklere sahipken 2001 krizinde derin etkilendiler. Bolu’daki daralma yüzde 19’u, Sakarya’daki yüzde 13’ü buldu.
Ege de hasarlı 
İhracat ve turizm gücüne karşın Ege ve Güney de krizden nasibini aldı. Bu daralmada tarımdaki gerileme önemli bir rol oynamış görünüyor. 
2001’de yüzde 7 küçülen İzmir’in kişi başına geliri üçte bir oranında azaldı. Afyon-Kütahya-Uşak- Manisa’da daralma yüzde 7.5 olarak gerçekleşti. Asıl hasar Aydın-Denizli-Muğla aksında. Bu altbölge yüzde 9.4 daralırken en büyük hasar Muğla’dan geldi. 
Muğla, turizm potansiyeline karşın tarımın çökmesi ile yüzde 13’e yakın daraldı. Antalya, Burdur, Isparta alt bölgesinde daralma ise yüzde 1’in altında kaldı ve krizde yüzde 1 büyüyen Antalya sayesinde bölge krizi geçiştirdi. Antalya, 1994 krizinde de , turizm sayesinde küçülme bir yana yüzde 6 büyüme gösteren tek il olmuştu.
1994 krizini yüzde 7,5 büyümeyle kapatan İzmir'in 2001 krizinde yüzde 7 daralması dikkat çekicidir. 1994 krizinde Denizli küçük bir daralma yaşarken Manisa büyümesini sürdürmüştü. Ama 2001 krizinde Denizli yüzde 2 küçülürken Manisa’nın gelirindeki küçülme , tarımdaki daralmanın etkisiyle yüzde 8’I aştı. Yine Aydın, tarımdaki daralmanın etkisiyle 2001’de yüzde 13.4 daraldı. Oysa Aydın 1994’te yüzde 5 büyümüştü. .
1994 krizinde ülke genelinde ekonomi yüzde 6 küçülürken, Marmaris, Bodrum, Fethiye gibi turizm merkezlerini içeren Muğla yüzde 6.3'lük büyüme göstermişti. Ama aynı Muğla, tarım ve madencilikteki gerilemenin etkisiyle 2001’de yüzde 13 daraldı. 
Çukurova/GAP 
İçel'den başlayıp Diyarbakır'a uzanan coğrafi hat, 2001 krizini, diğer bölgelere gore daha hafif yaşamış izlenimi veriyor . 2001’de sanayi üslerinden Adana-Mersin’de daralma Türkiye ortalaması olan yüzde 7.5 olarak gerçekleşirken, Adana’nın yüzde 10.5 daralma ile krizi derinden yaşadığı görülüyor.
Daralma, Hatay, Maraş, Osmaniye altbölgesinde yüzde 4.5’ta kaldı. Gaziantep-Kilis-Adıyaman altbölgesi ise 2001 krizini yüzde 3.5 daralma ile geçiştirdi. Bu bölgelerle hızla bağı güçlenen GAP illerinde ise kriz daha hafif hissedilmiş görünüyor. Hatta, bu bölgelerde kısmi büyümeler yaşandı. 2001’de Batman- Siirt-Şırnak-Mardin alt bölgesi yüzde 7; 
Diyarbakır-Urfa yüzde 2.2 büyüme gösterdi 
. Sanayide yoğunlaşan İçel , 1994 krizinde yüzde 10.5 küçülmüştü. 2001’de daha hafif yaşadı krizi. Tarımın da yüzde 20 pay aldığı Adana, 1994 krizinde yüzde 6'ya yakın küçülmüştü. 2001’de Adana, krizi daha derin yaşadı ve 2002’de kent işsizlik oranı yüzde 35 gibi dehşet bir boyuta çıktı. 
1994’te asıl daralmayı Gaziantep yaşamıştı. Ekonomisi yüzde 11.7 ile rekor daralma yaşayan Gaziantep, üstelik bu daralmayı 1993'te yaşadığı yüzde 19'luk rekor büyümenin ardından tatmıştı. Devasa bir büyümeden yine olağandışı bir daralmaya uğramak, Gaziantepliler için ilginç bir deneyimdi. Aynı Gaziantep, 2001 krizini yüzde 3.5 daralma ile ucuz atlatmış görünüyor.
GAP illerinden Diyarbakır, 1994 krizinde yüzde 11'e yakın küçülmüşken Şanlıurfa yüzde 12 büyümüştü. 2001 krizinde iki ilde de yüzde 2.2 oranında büyüme yaşandı. 
Makus talihli bölgeler... 
Türkiye’nin en az gelişmi bölgeleri olan Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz ise, kriz öncesi de gelişme yaşamadıkları için, krizde en az daralan hatta Türkiye geneline göre “gelişen” bölgeler oldular. Türkiye gelirinde yüzde 3 payı olan Trabzon-Ordu-Giresun-Gümüşhane-Artvin, 2001’de yüzde 3.7 büyüdü. 
Türkiye milli gelirinden yüzde 5.3 payı olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin alt bölgelerinden GAP kapsamında olanlar büyürken diğerleri biraz daha gerilediler. 2001’de Batman- Siirt-Şırnak-Mardin alt bölgesi yüzde 7; Diyarbakır-Şanlıurfa yüzde 2.2 büyüme gösterdi. Erzurum ve çevresinde büyüme yüzde 1.1’de kaldı. Diğer illerin ise hepsi 2001’de de daraldılar. 
En hasarlı iller 
Krizdeki hasar tespiti il bazında yapıldığında en büyük daralmanın yüzde 21.2 ile Karabük’te yaşandığı, bunu yüzde 18.8 daralma ile Bolu’nun izlediği görülüyor. Diğer büyük hasarlı iller ve daralma oranları şöyle: Çorum:Yüzde 17.1; Aksaray, yüzde 16,5; Edirne, yüzde 16.1; Çanakkale yüzde 14,2; Konya yüzde 13.9, Aydın yüzde 13,4, Sakarya yüzde 12,7, Muğla yüzde 12.6,Ankara yüzde 11,3. 
Bölgeler ve iller arasındaki kutuplaşma 2001 krizinde de büyüdü. En az gelişmiş il olan Ağrı’da kişi başına gelir 2000’de 824 dolar iken 2001’de 568 dolara inerek yüzde 31 azaldı. , Kişi başına gelirin en yüksek olduğu Kocaeli’nin ise 2000’de 7556 dolar olan kişi başına geliri 2001 krizinde yüzde 18.5 azalarak 6165 dolara indi. Böylece Kocaeli ile Ağrı arasında kriz öncesi 1’e 9 olan gelişme farkı, krizle birlikte 1’e 11’e çıktı. (MS/NM)
IMF YARDIMA KOŞTU...
Bekleneceği gibi, bu tür genel krizlerin merkez üssünü, kapitalizmin en gelişkin olduğu İstanbul ve çevresi oluşturuyor. Sektörel olarak sanayide ve hizmetler sektöründe yaşanan derin daralmalar, bu sektörlerin en gelişkin olduğu İstanbul ve çevresini krizin merkez üssü haline getiriyor.
Bu krizde de öyle oldu ve bu, beklenen bir şeydi. Daha önceki benzer krizlerde de aynı şeyler olurdu. Ancak bu krizin dikkat çekici yanı, Orta Anadolu’nun da, önceki krizlerde yaşamadığı ciddi bir çökmeyi yaşaması.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) açıkladığı , 2001’in illere ve bölgeler göre milli gelir verileri , 2001 krizinde Ankara ve çevresinin krizden derin etkilendiğini ortaya koyuyor. DİE verilerine göre, 2001’de Türkiye genelinde dolar bazında yüzde 27 gerileyerek 2146 dolara düşen kişi başına gelir, Ankara’da tarihi bir gerileme gösterdi ve 2000’e göre yüzde 51 azalmayla 2752 dolara düştü. 
Kişi başına gelirde azalma İstanbul’da yüzde 31’i buldu ve 3063 dolara indi. İzmir’de ise kişi başına gelir 2001’de yüzde 33.8 azalma ile 3215 dolara düştü. Böylece üç büyük il içinde krizde en fazla daralmayı Ankara gösterdi. Türkiye genelinde gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 7.5 gerilediği belirlenirken Ankara’nın il geliri yüzde 11.5, İstanbul’unki yüzde 10.2, İzmir’inki ise, Türkiye ortalamasının altında, yüzde 7 azaldı. 
DİE verilerinin il ve bölgelere göre yorumu şöyle yapılabilir: 
Orta Anadolu çöktü 
DİE verileri, Ankara’nın yanı sıra çevre illerinde de önemli bir gelir gerilemesi yaşandığını ortaya koyuyor. Türkiye gelirinin beşte birine yakınının üretildiği Orta Anadolu’da milli gelir daralmasının ortalamanın üzerinde olması, bölge gelirini daha da azalttı. 
2001 daralması Türkiye genelinde yüzde 7.5 iken Ankara’da yüzde 11.5’e çıktı. Çevre alt bölgelerde Konya-Karaman’da küçülme yüzde 12.9, Karabük, Bartın ve Zonguldak’ta yüzde 11.5, Çankırı, Kastamonu-Sinop’ta yüzde 8.3, Aksaray-Kırıkkale-Nevşehir-Niğde’de yüzde 8, Çorum-Amasya- Samsun-Tokat altbölgesinde ise yüzde 9.4 olarak gerçekleşti. Orta Anadolu’da krizi yüzde 4.5 daralma ile hafif atlatan altbölge ise Kayseri-Sivas-Yozgat oldu. 
Daralmanın yüzde 5.5 olarak gerçekleştiği 1994 krizinin sonuçları ile karşılaştırıldığında Orta Anadolu’nun bu krizde ciddi bir daralma yaşadığını görüyoruz. 2001 krizinde yüzde 11,5 ile genelin 4 puan üstünde küçülen Ankara ekonomisi, 1994’te , geneldeki daralma (yüzde 5.5) oranında küçülme yaşamıştı. 2001 krizinde yüzde 13’e yakın küçülen Konya Bölgesi’nin 1994 daralması yüzde 1 dolayındaydı.
Diğer Orta Anadolu illerinde de 1994 krizinin sonuçları, 2001’deki boyutlarda olmamıştı. Bu iki krizden sonuncusunun Orta Anadolu’ya daha büyük hasar vermiş olmasının altında, 2001’de tarımın da önemli daralma yaşamış olması etkili olmuş olabilir. 1994 krizinde Türkiye genelinde tarımda küçülme yüzde 0.7’de kalırken 2001 krizinde yüzde 6.1’i buldu. 
Milli gelirinin dörtte biri tarıma dayanan Orta Anadolu, dolayısıyla 2001 krizinde tarımdaki küçülme ile de ağır yara aldı. Bunun yanı sıra, Ankara’da kamu harcamalarının azaltılmasının da Başkent gelirinde daraltıcı etki yarattığı, Karabük, Zonguldak,Kırıkkale gibi yörelerdeki kamu sanayindeki küçülmenin, bölge ekonomisindeki daralmayı artırdığı söylenebilir. 
İstanbul ve Çevresi de çöktü 
2001 krizinin de, öncekiler gibi, merkez üssünün genel olarak Marmara, özellikle de İstanbul ve çevresi olduğunu görüyoruz. Türkiye milli gelirinin yüzde 21,5’ini tek başına üreten İstanbul’da 2001 krizinde daralma yüzde 10.2’yi bulurken, kişi başına gelir de yüzde 31 azaldı. 
İstanbul’un altbölgesi Tekirdağ-Edirne-Kırıkkale’de daralma yüzde 9, Balıkesir-Çanakkale’de yüzde 13’ü buldu. Buna karşılık Güney ve Güneydoğu Marmara’da daralma, Türkiye ortalamasının altında gerçekleşti. Bolu-Düzce-Kocaeli-Sakarya- Yalova’da daralma ortalamaya yakın (yüzde 7.3) olurken, Bursa-Bilecik,Eskişehir aksında kriz yüzde 5.2 ile daha hafif yaşandı. 
1994 krizinde, Türkiye milli gelirinde, 1993 payı yüzde 21.4 olan İstanbul , yüzde 11'e yakın bir daralma yaşamıştı. Aynı yıl ülke genelindeki daralmanın yüzde 5,5 olduğu anımsandığında, İstanbul'da krizin bir misli derin yaşandığı söylenebilir. 
İstanbul'un kendi gelir pastasında , sanayinin payı yüzde 35, ticaretin payı da yüzde 27 dolayında. Dolayısıyla sanayi ve ticaretteki kriz, İstanbul'u doğrudan etkiliyor. 
Finans, medya gibi hizmet sektörlerinin de merkezi olan İstanbul, bildik mavi yakalı işsizliğinin yanı sıra, özellikle yoğun bir beyaz yakalı işsizliğine tanık oluyor. 
İstanbul'dan yönetilen özel sektör faaliyetlerinin üretim yerleri olan Trakya ve Bursa da krizden önemli ölçüde etkilendi. Tarımdaki gerileme, tarım iddiası olan bu iki alt bölgedeki daralmayı biraz daha artırdı. Buna karşılık petrol sektöründeki kamu sanayinin çarklarının dönmesi ile ilgili olarak Kocaeli’deki 2001 daralmasının yüzde 3.6’da kaldığı, 1994’te ise tersine bir büyüme trendi yaşadığı gözlemler arasında. 
Otomotiv, tekstil ve gıda sanayinin, bunun yanında tarımın gelişkin olduğu Bursa'da ekonomik daralma 1994 yılında yüzde 11.3 ile rekor düzeyde idi ve 2001’de de Bursa yüzde 8.3 küçülme yaşadı. Ancak, bölge, tekstil ve otomotiv sanayinin ihracatı ile 2002’de hızla toparlanmış izlenimi vermektedir. 
Marmara'nın diğer büyük illeri Çanakkale, Bolu ve Sakarya, 1994’te diğer merkezlere göre, krizi daha az hisseden ekonomik büyüklüklere sahipken 2001 krizinde derin etkilendiler. Bolu’daki daralma yüzde 19’u, Sakarya’daki yüzde 13’ü buldu.
Ege de hasarlı İhracat ve turizm gücüne karşın Ege ve Güney de krizden nasibini aldı. Bu daralmada tarımdaki gerileme önemli bir rol oynamış görünüyor. 
2001’de yüzde 7 küçülen İzmir’in kişi başına geliri üçte bir oranında azaldı. Afyon-Kütahya-Uşak- Manisa’da daralma yüzde 7.5 olarak gerçekleşti. Asıl hasar Aydın-Denizli-Muğla aksında. Bu altbölge yüzde 9.4 daralırken en büyük hasar Muğla’dan geldi. 
Muğla, turizm potansiyeline karşın tarımın çökmesi ile yüzde 13’e yakın daraldı. Antalya, Burdur, Isparta alt bölgesinde daralma ise yüzde 1’in altında kaldı ve krizde yüzde 1 büyüyen Antalya sayesinde bölge krizi geçiştirdi. Antalya, 1994 krizinde de , turizm sayesinde küçülme bir yana yüzde 6 büyüme gösteren tek il olmuştu.
1994 krizini yüzde 7,5 büyümeyle kapatan İzmir'in 2001 krizinde yüzde 7 daralması dikkat çekicidir. 1994 krizinde Denizli küçük bir daralma yaşarken Manisa büyümesini sürdürmüştü. Ama 2001 krizinde Denizli yüzde 2 küçülürken Manisa’nın gelirindeki küçülme , tarımdaki daralmanın etkisiyle yüzde 8’I aştı. Yine Aydın, tarımdaki daralmanın etkisiyle 2001’de yüzde 13.4 daraldı. Oysa Aydın 1994’te yüzde 5 büyümüştü. .
1994 krizinde ülke genelinde ekonomi yüzde 6 küçülürken, Marmaris, Bodrum, Fethiye gibi turizm merkezlerini içeren Muğla yüzde 6.3'lük büyüme göstermişti. Ama aynı Muğla, tarım ve madencilikteki gerilemenin etkisiyle 2001’de yüzde 13 daraldı. 
Çukurova/GAP İçel'den başlayıp Diyarbakır'a uzanan coğrafi hat, 2001 krizini, diğer bölgelere gore daha hafif yaşamış izlenimi veriyor . 2001’de sanayi üslerinden Adana-Mersin’de daralma Türkiye ortalaması olan yüzde 7.5 olarak gerçekleşirken, Adana’nın yüzde 10.5 daralma ile krizi derinden yaşadığı görülüyor.
Daralma, Hatay, Maraş, Osmaniye altbölgesinde yüzde 4.5’ta kaldı. Gaziantep-Kilis-Adıyaman altbölgesi ise 2001 krizini yüzde 3.5 daralma ile geçiştirdi. Bu bölgelerle hızla bağı güçlenen GAP illerinde ise kriz daha hafif hissedilmiş görünüyor. Hatta, bu bölgelerde kısmi büyümeler yaşandı. 2001’de Batman- Siirt-Şırnak-Mardin alt bölgesi yüzde 7; 
Diyarbakır-Urfa yüzde 2.2 büyüme gösterdi 
. Sanayide yoğunlaşan İçel , 1994 krizinde yüzde 10.5 küçülmüştü. 2001’de daha hafif yaşadı krizi. Tarımın da yüzde 20 pay aldığı Adana, 1994 krizinde yüzde 6'ya yakın küçülmüştü. 2001’de Adana, krizi daha derin yaşadı ve 2002’de kent işsizlik oranı yüzde 35 gibi dehşet bir boyuta çıktı. 
1994’te asıl daralmayı Gaziantep yaşamıştı. Ekonomisi yüzde 11.7 ile rekor daralma yaşayan Gaziantep, üstelik bu daralmayı 1993'te yaşadığı yüzde 19'luk rekor büyümenin ardından tatmıştı. Devasa bir büyümeden yine olağandışı bir daralmaya uğramak, Gaziantepliler için ilginç bir deneyimdi. Aynı Gaziantep, 2001 krizini yüzde 3.5 daralma ile ucuz atlatmış görünüyor.
GAP illerinden Diyarbakır, 1994 krizinde yüzde 11'e yakın küçülmüşken Şanlıurfa yüzde 12 büyümüştü. 2001 krizinde iki ilde de yüzde 2.2 oranında büyüme yaşandı. 
Makus talihli bölgeler..Türkiye’nin en az gelişmiş bölgeleri olan Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz ise, kriz öncesi de gelişme yaşamadıkları için, krizde en az daralan hatta Türkiye geneline göre “gelişen” bölgeler oldular. Türkiye gelirinde yüzde 3 payı olan Trabzon-Ordu-Giresun-Gümüşhane-Artvin, 2001’de yüzde 3.7 büyüdü. Türkiye milli gelirinden yüzde 5.3 payı olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin alt bölgelerinden GAP kapsamında olanlar büyürken diğerleri biraz daha gerilediler. 2001’de Batman- Siirt-Şırnak-Mardin alt bölgesi yüzde 7; Diyarbakır-Şanlıurfa yüzde 2.2 büyüme gösterdi. Erzurum ve çevresinde büyüme yüzde 1.1’de kaldı. Diğer illerin ise hepsi 2001’de de daraldılar. En hasarlı iller… Krizdeki hasar tespiti il bazında yapıldığında en büyük daralmanın yüzde 21.2 ile Karabük’te yaşandığı, bunu yüzde 18.8 daralma ile Bolu’nun izlediği görülüyor. Diğer büyük hasarlı iller ve daralma oranları şöyle: Çorum:Yüzde 17.1; Aksaray, yüzde 16,5; Edirne, yüzde 16.1; Çanakkale yüzde 14,2; Konya yüzde 13.9, Aydın yüzde 13,4, Sakarya yüzde 12,7, Muğla yüzde 12.6,Ankara yüzde 11,3. 
Bölgeler ve iller arasındaki kutuplaşma 2001 krizinde de büyüdü. En az gelişmiş il olan Ağrı’da kişi başına gelir 2000’de 824 dolar iken 2001’de 568 dolara inerek yüzde 31 azaldı. , Kişi başına gelirin en yüksek olduğu Kocaeli’nin ise 2000’de 7556 dolar olan kişi başına geliri 2001 krizinde yüzde 18.5 azalarak 6165 dolara indi. Böylece Kocaeli ile Ağrı arasında kriz öncesi 1’e 9 olan gelişme farkı, krizle birlikte 1’e 11’e çıktı. (MS/NM
30 Kasım'da Merkez Bankası'nın döviz karşılığı piyasaya para vereceği açıklaması, piyasalarda gecelik faizleri yüzde 400'e tırmandırırken, Borsa yüzde 8 daha geriledi. IMF, Türkiye'ye yardım için acilen toplandı. Bu arada IMF'nin istekleri doğrultusunda Bakanlar Kurulu, Telekom'un yüzde 33.5'lik bölümünün özelleştirilmesi ve yönetim yetkisinin verilmesi ile, motorlu taşıtlar vergisi ve taşıt alım vergisinin yılbaşından itibaren yüzde 60 yükseltilmesi, bunun LPG'li araçlar için 5 kata kadar artırılabilmesini kararlaştırdı. Kamu bankaların özelleştirilmesi amacıyla yeniden yapılandırma komisyonu oluşturuldu.
Merkez Bankası 1 Aralık günü piyasaya likidite vermekten vazgeçti. Dövize hücum azalırken ciddi boyutlara varan TL sıkışıklık nedeniyle gecelik repo faizleri yüzde 1.700'lere çıktı. Borsa 7.977 seviyesine kadar indi. Bu gelişmelerin ardından gelen IMF ile anlaşıldığı yönündeki haberler Borsa'yı yüzde 20 yükseltti. Gecelik faiz oranları yüzde 1.500'lerden 180'lere indi. 6 Aralık günü ise Başbakan Ecevit'in IMF'den 10.4 milyar dolar geleceğini söylemesi ile piyasalar sonunda rahat bir nefes aldı. Aynı gün Demirbank ve Park Yatırım Bankasına da el konuldu.
İŞADAMLARI HÜKÜMETİ ELEŞTİRİYOR
Programa destek veren işadamları Kasım krizinin ardından hükümete yönelik eleştirilerini artırdılar. TÜSİAD, ATO ve TOBB arasında destek konusunda tartışma başladı. Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, son günlerde yaşanan bazı olumsuzluklar karşısında yılmamak gerektiğini, Türkiye'nin bu mücadeleden galip çıkmaktan başka alternatifi olmadığını söyledi.
ULUSLARARASI DESTEK
Aralık ayında uluslararası kuruluşlardan Türkiye'ye yönelik olumlu destek moralleri artırdı. Moody's, Türkiye'nin ülke döviz ve döviz cinsinden mevduat notlarını B1 ve B2 olarak teyit etti. Moody's açıklamasında, ülke görünümünün de olumlu (pozitif) olarak korunduğu bildirildi. Hazine, uluslararası bankalardan sağladığı 1 milyar dolarlık sendikasyon kredisine ilişkin anlaşma imzalandı. Türkiye'nin, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) sağladığı 10.4 milyar dolar kredinin 2.8 milyar dolar tutarındaki dilimleri 28 Aralık'ta Hazine hesaplarına geçti.
YENİ YIL YENİ UMUTLAR
Borsa yeni yıla 9.437, dolar 677 bin, mark da 322 bin liradan başladı. Bankacılık sektörünün sorunlarının ciddiyetini anlayan hükümet bu konuda çalışmalar başlattı. Bankaları yakından izleyen hükümet, ihalelerde yüksek faiz teklifi verilmemesi konusunda uyarıda bulundu. Sakinleşen piyasalarda faizler yüzde 50'nin altına düşünce, İMKB 11 bin puanı da aştı. Hala üzerindeki tedirginliği atamayan piyasalara moral verme sırası IMF ve Dünya Bankası'na geldi.
IMF 1. Başkan Yardımcısı Fischer, Türkiye'nin krizden hızla çıktığını söyledi. Ardından Dünya bankası Başkanı James Wolfenson Türkiye'nin krizden çıkmaya başladığını bildirdi. 3 Şubat'ta açıklanan enflasyon rakamlarına göre TEFE yüzde 28.3, TÜFE ise yüzde 35.9'a indi. 2002 yılının finans sektöründeki ilk operasyonunda İhlas Finans'ın faaliyet izni kaldırıldı.

 
  Bugün 6 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!